The roads are made by walking…
Slow wine -dünyayla bağımıza yeniden bakış-Yerelliği nasıl kurar, bağları kurtarırız?
Anadolu’nun kaybolmakta olan bağlara ve yere üzümlerine dair bir yolculuk notu.
Geçtiğimiz günlerde, 27–29 Mart 2022 tarihleri arasında Italya’nın, Bologna şehrinde, Slow Wine Fuarı’ndaydık. Kısa bir not burada kayıtlı olsun.
Başlangıç şöyle: Umay Ceviker, Sabiha Apaydın Gönenli ve ben, üçümüz, Slow Wine yönetiminden Türkiye’de aktivist olarak bu alanda bağımsız işler yapanlara dair bir davet aldık. Sonra da Türkiye delegesi olarak Bologna’ya gittik. Slow Food, isminden ve geçmişinden hatırlayabileceğiniz bir oluşum. Şarap üreticilerini de daha önceleri içerisinde barındırıyordu ancak günümüz dönüşüm ve sürdürülebilirlik meselesinde ayrı bir başlık olarak açılması gereken bir büyüklüğe sahip olduğundan şarap için bu yıl itibariyle Slow Wine başlığı ile harekete farklı bir bakış ve öne çıkarma desteği gelmiş oldu. Slow Wine Fair adıyla bu yıl ilk kez gerçekleştirildi. Buradaki yaklaşım, aşağıdaki manifestoda kendini açıklıyor.
Şarap da son yıllarda hem “endüstriyellik” sorunları yaşadığı için hem de toprağın verimliliği, kirliliği, hem de iklim krizine bakış meselelerinden Avrupa’da bir dönüşüm geçirmeye başladı. Aslında biyodinamik ve organik ile yıllar önce adımlarını attıkları yolculukta, şimdi çok daha farklı şekilde, daha küçük ve doğal şarap yapımına odaklanan, biyoçeşitliliği, yerelliği destekleyen ve mono-kültürden uzaklaşan bir bakış açısı var.
urada da bizim içinde bulunduğumuz coğrafyanın biyo-çeşitliliği muazzam olsa da ciddi sorunlar barındırıyor (iç göçler, yerel desteklerin azlığı, plansız tarım politikalarıyla sökülen bağ alanları, politika nedeniyle şarap üretimi en genel olarak çok zor koşullarda gerçekleşmesi, ya da şaraba yatırım yapmaya karar verenlerin yerel değil uluslararası üzümleri tercih etmeleri vb..). Biz de bu sorunlara genel bir bakış ile bir sunum hazırladık. Aynı zamanda da çözüme dair yapılan projeler ve küçük de olsa pek çok kişi için ilham verici olan işlerden bir araya gelişlerden bahsettik. “Slow Wine” bize “Biodiversity of grapes: How to promote native varieties” Yerel üzümlerdeki biyoçeşitlilik nasıl korunabilir ve gözününe çıkarılabilir? başlığı altında yer verdi.
Bizim sunum yaptığımız bölüm:
Protecting the biodiversity of grapes: how to promote native varieties — Slow Wine Fair
Bu sunum Gozdem Gurbuzatik, Sabiha Apaydin Gonenli ve Umay Çeviker ortak calismalarını içermektedir. İçerik genel olarak Türkiye’nin içinde bulunduğu ve bugünkü bağ ve şarap üretiminin tarihsel akış içinde sosyo ekonomik değişimlerle geldiği durumu, bugüne dair bir durum tespitini ve şu anda yapılmakta olan micro ölçekli bağ ve yerel üzüm çeşitliliğini koruma çalışmalarını içermekte.
Bu sunumu orada gerçekleştirdik. Umay son anda ne yazık ki katılamadı ve tüm sunumu Sabiha ile ben yaptık. Bu arada gelecek sene için de pek çok küçük ve bu tür projelerde yerel şaraplık üzümleri bulan, keşfeden ve vinifikasyonunu yapan şaraphaneleri bu oluşuma ve fuara dahil etmeyi ve buradaki ortak paydaşların olduğu networkun içinde olmalarını sağlamayı öngörüyoruz.
Slow Wine kapanış raporunda bize ve özellikle yaptığımız sunumdan önemli bir bölüme yer vermiş. Tekirdağ Bağcılık Araştırma Enstitüsü’ndeki olağanüstü çabalarla korunan 1435 kayıtlı çeşidin en azından kayıt altında ve örnek bağda tutulmakta olduğunu belirtmiş.
Benim için, bu üzümlerin kayıtlı ve bir katalog bağda tutulmaları çok değerli olmakla beraber, varlıklarının devamının ancak bulundukları bölgede yetiştirilmeye devam edebilmeleri ile mümkün olabileceği gerçeğini herkese anlatmak ve bunun ekonomik alt yapısına dair de desteklenecek yöntemler üzerine çalışmak önemli. Umay da Sabiha da bu projelerde zaten çalışıyorlar. Aslında bildiğimiz şeyler diye düşünürken dahi ne kadar çok şeyi atlamakta olduğumuzu konuşmalıyız. Ülkenin açmazlarının etkisiyle başka dertlerle uğraşıyor tüm üreticiler, evet. Ama hepimize iyi gelecek bağları ve üzümleri kurtarmak için çalışmak.
Slow Wine Fuarı’na bu sene çağırdığımız birkaç üretici, hem COVID etkisi hem de genel olarak ülkenin içinde olduğu açmazların da belki üzerimize sinen hissiyatı ile aramızda olamadı. Biz ise fuarda gördüğümüz gençlerden ve gençlerin küçük girişimlerinden, ailelerinin bağcılık geleneğini sürdürenlerle, sıfırdan bu işe başlayanların gözlerindeki ışıktan çok etkilendik. Gelecek jenerasyonlara da şu anda üretim yapan tüm yerelliği öne çıkaran üreticilere de buradan çağrımız var. Slow Wine platformu bizi yerellik ve biyo-çeşitlilik üzerinden dünyaya bağlayabilir. Bu çatı altında farklı ağlara ve iletişim kanallarına ulaşabiliriz. Bu fırsatı değerlendirip, biraz da kendimizi iyi hissedecek anlara yer açmamız vaktidir.
BİTİRİRKEN.
1.
“Wanderer. There is no road. The roads are made by walking”. Sakin ve sabırlı yürümeye devam etmemiz lazım.
2.
Büyümek ve güçlenmek için temeli kuvvetlendirmeli ve kapsayıcı şekilde el ele vermeliyiz. Köşe-başı tutanların zamanını geçtik. Herkes kendi alanında yol alırken, bir araya gelme ve aksiyona geçme yöntemleri de değişti. STK kimlikleri de bu anlamda çok farklı çalışıyor, eski dernek anlayışlarının ne kadar körelmekte olduğunun da hepimiz farkındayız. Dijital çağdaki iletişim ve dayanışma ağlarıyla güçlenmek ve harekete geçmek şimdi çok daha mümkün. Üreticilere bu bakışla düşünmelerini ve bağlar kurmalarını anlatmalıyız. Uzun yıllar Wines of Turkey grubunda yönetici olarak çalışmış biri olarak şu andaki durum hakkında söylemek gerekenler var. Buna dair de birkaç kelime ayrıca yazacağım.
Sabiha Apaydın’ın gerçekleştirdiği Kök Köken Toprak Sempozyumu 19 Haziran 2022’de
3.
19 Haziran Pazar günü, Sabiha, Kök Köken Toprak Sempozyumu’nu 2 yıl aradan sonra nihayet yeniden yapabiliyor. Bu konularla ilgilenenlere orada olmalarını tavsiye ederim.